Perşembe, Şubat 19, 2009

PARMAK İZLERİ (eng=Fingerprint) TARİHÇESİ


PARMAK İZLERİ

1.DERMATOGLİFİKLERİN (eng=Dermatoglyphic) TARİHÇESİ

Dermatoglifiks primatlar ve diğer memelilerin parmakları ,avuçları,ayak parmakları , ayak tabanları için deri çizgilerinin çalışılmasına dayanmaktadır. Dermatoglifik baskılar parmakların (“parmakizleri” terimi aksini belirtmedikçe genellikle beş parmağı belirtir.), avucun ve ayak tabanlarının ( ayak parmakları dahil) olmak üzere genellikle üç ayrı kısımdan alınır.


Eller ve ayaklardaki papillar çizgiler hakkında ilk bilimsel çalışmaların bir ilk bir Çek fizyolog ve biyolog olan Joannes Evangelista Purkinje'nin 1823'deki çalışmalarıyla başladığına inanılır. Parmak izleri çok daha önceleri (1680 ’lerde) Grew, Bidloo, Malpighius‘un da ilgisini çekmiştir, fakat sistematik olarak parmakizilerini ilk sınıflandırma teşebbüsü Purkinje’nin çalışmalarında rastlanır.Purkinje dokuzlu bir sınıflandırma modeli kullandı.

1892 de Sir Francis Galton parmak izleri hakkındaki klasik bilimsel incelemesini yayınladı. Parmakizleri tanımlamasında çoğu zaman Galton’un çalışması kullanıldı. Sir Francis Galton Punkinje’nin dokuzlu sınıflandırma modeline ait örneklerini de alarak kendi sınıflandırmasında sürdürdü ve bu alanda birtakım yeni terimleri sıraladı. Çift yumurta ikizlerinin ve genetik olarak ilişkisiz bireylerin karşılaştırmalarında parmak izlerinin kalıtsal yönlerinin çalışmasını keşfetti.

Yirminci yüzyılın başlarında, Harris Hawthorne Wilder parmak izleri kadar elsel ve plantar papillar çizgi örneklerin metodoloji, kalıtım, ırksal varyasyonlarının geniş kapsamlı çalışmalarına öncülük etti. 1902 den 1912 kadar bu konuda aralıksız yayınlarını sürdürdü. Bunlar elsel ve plantar dermatoglifiklerin ilk çalışlaşmalarını temsil etmekteler. Eşi Inez Whipple-Wilder ise ilk insan harici epidermal çizgi çalışmalarının bir serisini 1904 de yayınladı. Parmak izleri hakkında daha önemli bir genetik çalışması yirminci yüzyılın ilk çeyreğinde 1924 de Norveçli Kistine Bonnevie tarafından yayınlandı.

Yirminci yüzyılın ikinci çeyreğinden itibaren, Tulane Üniversitesi Mikroskobik Anatomi Profesörü Harold Cummins bu alana hakim oldu. 1926'da dermatoglifik terimlerini türetti ve bunları Amerikan Anatomi Derneği’nin yıllık toplantısında kullandı.Bu türetilen kelimeler aynı yıl iş arkadaşı Charles Midlo’ nun yazdığı yazılarda görülmektedir.

Cummins ve arkadaşları, Midlo ve Wilders ile beraber yayınlanmış bir çok dermatoglifik çalışmalarda referans olarak gösterildiler Sonraki yıllarda, o ve diğer meslektaşlarının bu konuda yayınladıkları bir çok yazıyı da içeren 1943 yılında yayınladığı kitabı; "Finger Prints, Palms and Soles", dermatogilifiks alanın da bir kutsal kitap sayılmaktadır.

Daha sonraki yıllarda dermatoglifik alanında dev atılım Penrose ve Loesch (1970) çalışmalarında görülmekte. Penrose ve Loesch (1970) el ayası sınıflandırmasında yeni bir metodu kullandılar.



GENETİK VE HAYAT


Her canlıda genetik materyal olarak ifade edilen bir madde vardır.Bazı virüsler hariç bu materyal DNA nükleik asidinden oluşmuştur.Bir DNA molekülü gen adı verilen birçok birim içerir. Genlerin ürünleri hücrenin tüm metabolik aktivitesini yönetir. DNA gen dizileriyle birlikte kromozomlar halinde düzenlenmiştir. Kromozomlar genetik bilginin aktarılmasında araç olarak hizmet gören yapılardır. Hücrelerin bir nesilden diğerine ve organizmalardan gelecek nesillere kromozom aktarımı büyük bir doğrulukla başarılmaktadır.

İnsanlarda haploid sayıda (23) kromozoma sahip erkek eşey hücresi sperm ve haploid sayıda kromozoma sahip dişi eşey hücresi yumurtanın birleşmesiyle diploid sayıda (46) kromozoma sahip zigot meydana gelir.Hayvanlarda yumurta hücresinin döllenip zigotu meydana getirmesiyle birlikte ergin bir organizasyonun oluşması için bir seri kompleks olayların gerçekleşmesi gerekmektedir.Eşeyli üremenin bir özelliği tek bir yumurta olan döllenmiş yumurtadan, kompleks çok hücreli bir canlının oluşturulmasıdır.Tek hücreden çok hücreliye değişim gelişimin başlangıcında meydana gelir ve hızlı bir şekilde birbirini takip eden bir seri hücre bölünmesi gerçekleşir. Zigotta bulunan 46 kromozom zigot bölünürken meydana gelen yeni hücrelere de aynen aktarılır ve kromozomlarda bulunan genler insanın bütün genetik özelliklerini kodlarlar. Parmak izlerimizi de gen haritamız üzerinde farklı bölgelere dağılmış bir çok gen tayin eder